Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | buna karşılık | on the contrary adv. | ||
The European Union itself, on the contrary, lacks a comprehensive approach to the issue of stateless nations. Buna karşın Avrupa Birliği'nin kendisi, vatansız uluslar konusunda kapsamlı bir yaklaşımdan yoksundur. More Sentences |
||||
General | buna karşılık | in return adv. | ||
In return, we provide over a quarter of foreign investment in Canada. Buna karşılık Kanada'daki yabancı yatırımların dörtte birinden fazlasını biz sağlıyoruz. More Sentences |
||||
General | buna karşılık | conversely adv. | ||
Conversely, we cannot ignore the importance of transport in contributing to economic growth and development. Buna karşılık, ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkıda bulunmada ulaştırmanın önemini göz ardı edemeyiz. More Sentences |
||||
General | buna karşılık | instead adv. | ||
Repression has instead, in response, played a part in fuelling terrorism. Buna karşılık baskı, terörizmi körükleyen bir rol oynamıştır. More Sentences |
||||
General | buna karşılık | on the other hand adv. | ||
General | buna karşılık | again adv. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | buna karşılık | in contrast with n. | ||
Colloquial | buna karşılık | over against n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Phrases | ||
Phrases | buna karşılık olarak | in response to this expr. |
Phrases | buna karşılık olarak | in return for this expr. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | bir firmanın faaliyetlerinin diğer firmalar üzerinde yarattığı ve onların buna karşılık bir ödemede bulunmadıkları olumlu etkiler | external economies n. |
Statistics | ||
Statistics | koordinatlarının her biri, bir frekans dağılımında karşılık gelen frekansa kadar olup buna karşılık gelen tüm frekansların toplamını gösteren bir grafik | ogive n. |